Kalpten Konuşmak - Betül Kara
En sevdiğiniz dostunuzla kırıldığınızda, kalbinizi açmaya cesaret edebilir misiniz? Yoksa sessizliğe sığınıp uzaklaşmayı mı seçersiniz?
Bu ikilem, sadece kişisel ilişkilerimizde değil, aynı zamanda profesyonel hayatımızda da sıkça karşımıza çıkar. İş yerinde yaşadığınız bir anlaşmazlığı yöneticinizle paylaşmalı mısınız? Burada açık iletişimin sınırı ne olmalı? İş yerinde her şeyi herkesle konuşmak doğru mu? Bu sorular çoğumuzun aklını meşgul eder.
Güven ve Empatinin Önemi
Temel sorun güven aslında. Güvendiğimiz insanlarla konuşmak kolaydır. Eğer ilişkimiz güven temelli ise söylediklerimizin o kişide kalacağını biliriz. Bizim için doğru tavsiyeler vereceğini veya hata yapsak bile gözünde değerimizin değişmeyeceğinden emin oluruz. Samimiyetle, maskesiz sadece bizim için yanımızda olduğunu zaten defalarca deneyimlemişizdir. Böyle bir ilişkide tek taraflı değil, ortak çıkarlar gözetilir.
Tutumumuz ve kullandığımız kelimeler de buna hizmet ediyorsa aramızda hem güvene dayalı hem de yapıcı bir etkileşimden söz edebiliriz.
İkili ilişkilerde şeffaflık ve açıklık değerlidir ama yeterli değildir. Empati ile anlamaya çalışıyor muyuz? Açıklık, saygı ve empatiye dayalı ilişkilerde, en zor konular bile konuşulabilir. Ancak bunun yolu, suçlamadan, kırmadan ve en iyi niyetle iletişim kurmaktan geçer. Marshall B. Rosenberg'in dediği gibi, "Empati, diğer kişinin dünyasını onun gözünden görmektir." Bu bakış açısıyla karşımızdakinin duygularını anlamak ve ona yapıcı bir şekilde yaklaşmak mümkün olur.
Kaçınmak Gereken İletişim Yolları
Kişiler arası iletişimde başka yollar da var. Açık olmak yerine düşündüklerimizi, hissettiklerimizi kendimize saklar ama günün birinde ben bunun acısını çıkarırım diyerek karşımızdakine kin güdebiliriz. Haklı olduğumuza inanıyoruz ama bunu dile getirmeye henüz hazır değiliz. İçimizde biriktiriyoruz. Düdüklü tencere bunun için ideal bir metafor. At at içine, bir yerde patlat sonra… Tanıdık geliyor mu? İçimizde tuttuğumuzu sansak bile duyguları saklamak kolay değil, vücut dilimiz bizi er ya da geç ele verir. Üstelik aynı sorunları yaşamaya devam etmek de cabası…Çünkü konuşup çözüm bulamadık henüz.
Veya tam tersi düşündüklerimizi, hissettiklerimizi açıklıkla ama karşımızdakinin hislerini önemsemeden paylaşmayı seçebiliriz. Sen diliyle, suçlayarak.
Bir diğeri kendimizi, ihtiyaçlarımızı, duygularımızı, düşüncelerimizi feda ederiz. Karşımızdakini önemser ama kendimizi yok sayarız. Başkalarına evet, kendimize hayır demeyi seçebiliriz.
Sağlıklı iletişim, kendimizi ve ihtiyaçlarımızı nezaketle ifade etmekten, sınırlarımızı korumaktan geçiyor. Bazı durumlarda elbette bile isteye karşımızdakini kendimizden daha çok önemseyebilir, bir adım geri atmayı seçebiliriz. Önemli olan bunu alışkanlık haline getirip getirmediğimizdir.
Neyi, Ne Zaman, Kiminle Konuşmalı?
Önce konuşma konusunun önemi ve ciddiyeti hakkında değerlendirme yapmalıyız. Gerçekten önemli mi, yoksa biz mi fazla büyütüyoruz?
Bazen bu tuzağa düşüyorum. Fazla duyarlı davranıp konuyu gereğinden fazla önemsediğimi fark ediyorum. Bir zamanlar, arkadaşımla yaptığımız küçük bir sohbetin ardından günlerce kendimi kötü hissetmiştim. Söylediği bir cümle beni öyle derinden etkilemişti ki, sanki dünyanın sonu gelmiş gibiydi. Kendi kendime 'Acaba beni hiç anlamıyor mu?' diye düşünüp durdum. Sonradan anladım ki, bu kadar büyütmeme gerek yokmuş. Belki de o an sadece yorgundu ve söyledikleri beni değil, kendi içinde yaşadığı bir durumu yansıtıyordu. Bu olay bana, her şeyi kişisel algılamanın ne kadar zararlı olduğunu gösterdi. Artık benzer durumlarda bir adım geri durup, olayın farklı boyutlarını değerlendirmeye çalışıyorum.
Bir diğer önemli konu hedeflerimizi belirlemeliyiz. Konuşmanın amacı ne olacak? Sorunu çözmek, duygularımızı ifade etmek ya da sadece dert yanmak mı? Zamanlaması ne olmalı, kiminle konuşmalıyım, bu kişiye güvenebilir miyim soruları da önemli elbette.
Sonuç olarak her ilişki, bir güven yolculuğudur. Kalbimizi açmak cesaret gerektirir. Belki her şeyi herkesle konuşamayız ama önemli olan, kalbimize yakın olanlarla doğru zamanı bulup konuşmaktan korkmamaktır. Çünkü gerçek bağlar dürüstlükle kurulur, yaralar güvenle iyileşir.
Peki siz, bugün hangi konuda kalbinizi açmaya cesaret edebilirsiniz?